St. Anger‘in albümünün çıkışı sancılı ve Metallica için zor bir dönemdi. O yıllarda ünlü müzik paylaşım programı Napster ile mahkemelik olan grup ve hayranlarının gösterdiği tepki sebebi ile belki de en zor dönemlerinden geçiyorlardı.
Some Kind Of Monster belgeselinde de gösterildiği gibi, James Hetfield (alkol bağımlılığı ve tedavi süreci) ile grubun kurucusu Lars Ulrich arasındaki büyük tarrışma ve kavgalar yaşanırken üstüne birde grubun Cliff Burton‘ın ölümünden sonra gruba dahil edilen ve 15 yıl gibi uzun bir süre grubun bas gitaristliğini yapan Jason Newstead‘ın gruptan ayrılması bütün moralleri alt üst etmişti.
Müzik yapma duygusunu kaybeden Metallica grubu bu süreçte yeni şarkılar ve albüm yapabilmek için rehabilitasyona girdiler ve Dr Phil Towle ile fikir alışverişi yaptılar.
Some Kind Of Monster belgeselinde bu süreci tek tek izledik.
St.Anger Albümü Tepkilere Yol Açtı
Bu büyük çöküşlerin olduğu bir dönemde piyasaya çıkan Metallica‘nın 8.stüdyo albümü olan St.Anger, metal müzik hayranları tarafından büyük tepki çekti.
Bu albüm kesinlikle Metallica kültürünü ortaya koymuyordu.
Neredeyse bitiş sürecinde olan Nu-Metal tarzı karışık sesler ve yine Nu-Metal tarzı vokal,hiç solo olmayan bir şarkı ve o Lars Ulrich tarafından davula dahil edilen ve şarkının temel sesini oluşturan trampet sesi.
Şarkıyı ilk dinlediğim o yıllarda “o nasıl bir ses” diye içimden geçirmiştim.
Lars Ulrich , St.Anger albümünde kullandığı o bariz trampet sesi aslında davul setinin ayarlarının gevşetilerek farklı bir ses elde edilmesinden ibaret.
Lars’ın St. Anger albümünde yarattığı trampet sesi, albümün en ağır eleştiri aldığı şeydi.
Farklı bir bakış açısı ise albümde ki şarkıların yarattığı öfkeyi daha iyi gösterebilmek için trampet sesinin uygun olabileceği yönündeydi.
Şahsen Metallica grubunun prodüksiyonunu elinde tutan Lars Ulrich böyle istediği için mecburen bu sesleri duyduğumuzu düşünüyorum.
Bitmeyecek bir tartışma yaratan bu durumu çöp kutusu kapağı ile yine albümde bulunan Frantic isimli şarkıyı çalarak alay konusuna çeviren Cameron Fluery‘nin videosu ile sizleri başbaşa bırakıyorum.
Bu konu hakkındaki yorumlarınızı bekliyoruz.
